Yazıda şehir hayatından sıkılan ya da İstanbul'a göç ettiği için pişman olan insanların köylerindeki arsaların değer artışından ve marka köylerden bahsediliyordu. Bu şekilde iki arada bir derede kalan insanlar var. Üstelik konu sadece köylerindeki pahalılık da değil. Köylerinde hayatlarını devam ettirememeleri. Onlar için büyükşehirlerde de hayatın çok zor olması ise işin ikilem kısmı.
Bir inceleme yapılsa kaç tane köy bu şekildedir sizce, hiçbir fikrim yok benim. Lakin göç oranına bakılınca azımsanmayacak kadar çok olduğu belli.
Büyükşehirlere yapılan yatırımların ciddiye alınması gibi köylere de aynı ciddiyette yatırım yapmak lazım. “Yolumuz yok” diye yıllarca ağlayan insanları duymak lazım. Sırf büyükşehirdekilerle aynı öğrenim imkanlarına sahip olmadığı için oradakileri kıskanan çocuklarımızı hor görmemek lazım. Köyünde ya da ilçesinde hastane olmadığı için tedavi olamayan insanlara yardım etmek lazım.
Kısacası yapılacak çok iş var bu konuda. Adam niye bıraksın gül gibi köyünü, sevdiklerini, alışkanlıklarını. Eğer büyükşehirlere gösterdiğimiz özeni köylerimize gösterirsek hem göç azalır hem de daha mutlu bir ülke haline geliriz. Büyükşehirlerde, uydu kentlerde yaşadığımız için sorun yok gibi davrandığımız sürece bir gün uyandığımızda “megaköy” de bulacağız kendimizi. Çünkü insanlar buraya sadece özendikleri için değil muhtaç oldukları için geliyorlar. O nedenle değişmiyorlar, bulundukları ortamı değiştiriyorlar. Yorum sizin….